Tüm dünyada ve her alanda “markalaşma”nın önemi günümüzde yadsınamaz şekilde anlaşılmıştır. Islahçılar da tüketiciye ulaşana kadarki tüm süreçlerde sahnede değil, kamera arkasında kalmaktadır. Her şey tohumla başlamasına rağmen tohumu şekillendiren kişinin ne yazık ki tohum üzerine vurduğu bir mühür yoktur. İşte marka, bu mühürdür. Markalaşma da bütüncül bir stratejiyi gerektirdiği için kurumsal bir yönetim anlayışıyla planlanmalıdır.
Marka oluşturma kararı verilip stratejisi planlandıktan sonra pazara uygun markaya karar verilmesiyle Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde marka tescilinin başlatılması ve tescil gerçekleşene kadar takibi gerekmektedir.
Markanın Lisanslanması: Islahçının tohum ıslahı üzerindeki lisans haklarının yanı sıra yarattığı markanın tohum süreçlerinin devamında ya da ilgili başka ürünlerde de bir kullanım alanı doğacaktır. Bu kullanım yetkisinin, lisans sözleşmeleriyle verilmesinin de planlanarak sözleşme içeriklerinin hazırlanması gerekecektir.
Markanın Sona Ermesini Önleyecek Tedbirlerin Alınması: Markanın tescili tek başına onu sonsuza kadar ayakta tutmamaktadır. Marka sahibinin markayı geçerli kılmak için yenilemeleri yapması ve iptale neden olacak “kullanmama” süresine sebep olmaması gerekmektedir.
İhlallerle Mücadele: Markaların büyümesi ve yaygınlaşması, onları aynı zamanda kötü niyetli saldırılara açık hale getirmektedir. Bu nedenle markalara yönelik tecavüzlerde tazminat talebi de dahil olmak üzere durdurma ve önleme talepli tecavüz davası açılması, Savcılık şikayetlerinin yapılması, süreçlerde gerekli ihtiyati tedbir ve el koyma tedbirlerinin alınması gibi mücadele yöntemleri kullanılmaktadır.
Benzer Markaların Tescilinin Önlenmesi: Mevcut bir markanın aynı veya çok benzerinin tescili için üçüncü kişilerin marka başvurusunda bulunması durumunda, bu başvurulara engel olmak için Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde itirazlar yapılmaktadır.